Türkiye bakar körlerin, duyan sağırların ülkesi, millet ferasetinin iflas ettiği, oyun kurucu olarak kendini zannettiği fakat kurulan büyük oyunların sessiz figüranı bu necip millete yakışan misyon bu kadar mı? Büyük olmak için yola çıkmış büyürken küçülmüş küçüldükçe daha da küçülmüş bir ülke…
Ulusal sınırlarında olan olaylara nasıl refleks vereceğini bile tam tespit edememiş basit iradelerin iktidarı. Hamlelerini özenle seçen değil sadece günü birlik, iç siyasete yönelik… Bu hamlelerden birkaçına baktığımızda daha net göreceğiz büyük resmi: uçak krizi nasıl yönetildi ve ülkemize getirisi ne oldu, bu denklemde ne kadar kar ettik şimdi görelim isterseniz. Rus devletini siyasi ekonomik ve askeri noktalarda tamamen karşımıza almış durumdayız. Rusya öğrenci programlarına müdahale edecek kadar seviyesizleşen bir ülke olduğunu bu süreçte gördük ve ülke içerisine sıkışıp kalmamıza neden oldu. Bu dar boğazda peki elimizdeki kozlar nedir? Tek ve başka olmayan sadece Suriyeli mültecileri her denklemin başına yazarak bir sonuç almaya çalışıyoruz. Dolmuşlara, otobüslere ve uçaklara bindirerek dünyayı tehdit edişimiz kulaklarda hala çınlıyor. Şunu demeden geçemeyeceğim. İyi ki Suriyeliler var, iyi ki yurtlarından etmişiz onları. Kanları ve göz yaşları üzerinden Avrupa birliğine gireceğiz iri olacağız diri olacağız… Uçak krizinin diğer dip dalga etkileri neler peki? Ülkenin kaç tarafında savaş veriliyor? Yine birilerinin ifadesini kullanalım ‘’istiklal mücadelesi veriyoruz’’ ülkede bomba patlamayan yer kalmadı. Suriye Türkiye’nin bir eyaleti veya Türkiye Suriye’nin bir eyaleti gibi hissettiriyor. Halep nasılsa Ankara öyle… Ankara’da ne hissediliyor ve ne yaşanıyorsa Kilis’te de aynısı yaşanmakta bu bağı kuranlar ya çok saf yada… bilemiyoruz. Yazının devamını oku »